Evet, kaldığımız yerden devam edelim… Belli ki yeni aşamadan bu yana baya 3 sene geçmiş, araya kaynayan birkaç kayıp yazılarla beraber… egeesin.com’un varlığını sorgular gibiyim. Hele hele internetteki konumumu şu sıralarda çok farklı bir açıdan farkedince, ben napıyorum oluyorum. Canım sıkıldığımda nostaljik yuvama girip eski yazılarımı okuduğumda bazen kendime gülüyorum, bazen güzel şeyleri hatırlıyor, bazense şu sıralar beni oldukça kanser eden yazım hatalarımı ağlayarak okuyorum. İyi güzel hoş ama artık bir şey olmuyor. Mesele artık bu sitenin 3 senedir varlığının bilinmemesi değil sadece. Mesele artık giderek farklı evreye girişimden dolayı genel olarak merakın, zevkin, heyecanın azalması. Ve bunun yerine dolan sorumluluklar, iş-güç, ihtiyaç vs. Ve nihayetinde insanlığı rasyonel olarak baka baka artık bir mana bulamamak. Bir noktada takılıp kalmak. Sadece kendi sınırlarınla. Bencil olmak. Ama bunu yazarken de tünelin bir ucunu görmek gibi bir beklentim var. Umarım yazmaya devam ederek bir şeyleri paylaşma ihtiyacım doğar, içimden gelir yazarım. Okuyan olsun olmasın. Amaç en başta bu olsaydı bu site olmazdı bu devirde.
Neyse, ben başlığa bakalım: N’oluyo bana? Arada sırada meta yapmak lazım olayın içinde kalmak yerine. Tekrar bloga geri dönebilmek uğruna değecek iş yapmak isteyince tabi daha da meta yapasım geliyor eski yazılardan tamamen farklı olarak. O kadar farklı ki, bu yazının yazarının bile farklı bir kişi olduğuna bile inanabilirdiniz.
Şimdi en son kurmaca oyun incelemelerinde, oyunlarla alakalı hoşuma giden şeyler, ufak tefek dandik yazılar, çizim-çalışma planlarımı açıklamalar ve en sonunda açıklamak için yanıp tutuştuğum web tasarım işi var. 2014’te başladı bu iş diyebilirim (işten kasıt mecaz gerçi ne zaman iş bulurum bilmiyorum), ve şu an 4 senede kendi başıma internet aracılığıyla geldiğim nokta açıkçası hayatımda en hayret ettiğim şeylerden biri. Kendimi mi keşfediyorum, bir şey mi oluyorum, bilemiyorum. En iyisi ilk internetle olan deneyimlerime değinmek.
Malum bunun yansımalarını blogun eeen eski yazılarında da bariz görebilirsiniz: Oyun. Çocukların ilgisini çekebilecek en tatlı yem. Bir yandan da bilgisayardan gördüğünüz havalı şeyler. Ve buna ulaşabilmek için yaptığınız bilgisayardaki şeyler. Ve ulaştığınızda da paylaşmaya olan duyduğunuz ihtiyaç. Bu böyle ilerler gider. Sonuçta hemen hemen herkesin yaptığı basit eylemler dizisi, öncesi sonrası alakalı, zincirleme gelişir ama zincir iyice ilerledikçe tahmin ettiğinizden daha ilginçleşebilir. Tam aksine zincirin ucundayken de şahin gözlerle (miyopum ve o gözlerle ağlıyorum) kaynağa doğru baktığınızda da aynı ilginçliği yaşayabiliyorsun. Hayret ediyorsun. Başlık.
- Bilgisayar(!)
(aslında dalga geçilirdi bunun bilgisayar denildiğine. İsmail YK indirdiğin, WolfTeam oynadığın cihaza bunu dediğin için. ‘Bilgisayar’. iyiymiş.) - Oyunlar
- Flash oyunlar
- Arama motorundan bulabileceğiniz bütün kıytırık oyunlar.
(2009 yılındaki Mac mecrasının oyunlarla olan ilişkisine de değinerek burdan selam çakıyorum. Beni bir Half-Life, CS, internet kafe kültürüne boğulmuş bir insan olmaktan alıkoyduğu için. Ağlasam mı sevinsem mi…)
- Kral Oyun
- Çizgi film siteleri
- Cartoon Network (oha Türkçe kanalı çıkmış, hadi hipnotize olayım - 2008’daki ben, galiba)
- Çizgi dizi + Animasyonlar
- Çizim yapmak
- Hayali karakter üretmek
- Akademik eğitim
- çüş. Başlık.
- Animasyonlara bağlı oyunlar
- FusionFall
- MMORPG
- Parasız şeyler
- UberStrike
- FPS
- F2P
- Team Fortress 2
- Topluluk
- Reddit (facebook dondurma şov)
- Senelerce Facebook’a girmemek
- Ana akıma yabancı kalmak (LoL, CS:GO, Survivor, Futbol)
- Televizyon izlememek (long live Dizilab, Dizist, Netflix)
- Altyazıdan, makaleden İngilizce kasmak
- İngilizce akademik eğitim
- Aaa! Başlık.
- Facebook (oha ilkokul arkadaşlarımı buldum, hadi FarmVille oynayayım - 2010’daki ben)
- FusionFall Facebook sayfası yapmaca
- Sosyal ağın karanlık yüzü
(Boşvermişlik)
- Hobi iş yapmak
(bu HTML neymiş)
(oha siteye vektörle çizdiğim ikonu koydum, hadi lise defterlerimin arkalarını karalayayım)
- Dur oluyo galiba.
- ahaha responsive site yaptım. Telefonda çok şirin. (O sıralarda baya küçümserdim mobil pazarı, cahildim çünkü.)
- Dur jQuery neymiş.
- İngiliççe ya bu (Tayfun Erbilen izleyeyim adamın videoları iyiymiş) (O sırada İngiliççe denmezdi de neyse komik olmaya çalışıyorum)
- e bu çalışmıyor
- Kopyalama yapıştırma
- Deneme yanılma
- Ters çıkarma düz sokma
- Türkçe makaleler okuma
(bir yandan paralel olarak ana akıma yabancı kalmak şeysi olmaya başlıyor bunun da etkisi var)
- Birazcık İngilizce okuma
- CSS-Tricks
- Front-end şeysileri
- PostCSS
- Otomasyonlar
- CSS Metodojileri
- Komut bloğu bilmiyorum ama ben
(bundan sonra güzel bir saçmalayışlar yaşanıyor)
(kocaman 2 senelik linux arası)
- işletim sistemi özelleştirmeleri
- vim
- ingiliççe klavye lazım buna
- typeracer
- 10 parmak touch typing
- 50 wpm (dakkada n kelime)
- 60
- reddit, unixporn
- .dotfiles
- Otomasyonlar
- Bilgisayar rönesansı yaşıyorum
- youtube-dl
- Linux’ta steam varmış, yisssss (2009’a tekrar selamlar)
- grafiksel arayüzler, ııııyk
(yeryüzündeki hiçbir varlığın anlamayacağı komut bloğu, vim’den nasıl çıkılır esprilerini söylemeye direnmek)
- dotfiles
- github (inanmazsınız ama herhalde bu benim yeni facebook’um)
- Sublime ne boka yarar, vim varken
- 70 wpm
- Esc’yle Caps Lock’un yerini değiştireyim nasıl olsa bi boka yaradığı yok.
- esctrlock (Bütün tuş değişti)
(Bu kadar ayarlama yeter)
(ayarlamaları kaydedebilmek adına open source’da dotfiles denilen klasörü yapıp her şeyi oraya kaydedip, sürüm kontrolü yapabilmek adına git öğrenip, yeni kullanıcı eklendiğinde ayarlamalarına girmesi için kısayol ekleme scriptleri yazıp, her bir programın özelliğini deneyip test etmeceler. Evet bence yeter. Demin elimizdeki cihazlara ‘bilgisayar’ denildiğinde kahkaha attıracak kadar mecranın bilinmeyen yüzünü keşfettim ve şimdi sırf mac’e kıytırık bir şey kuramadım diye girdiğim 2 senelik kuyudan çıkıyorum. KESİNLİKLE YETER.)
(Paralelde yürüyen YGS ayak sesleri)
(Paralelde yürüyen yetenek sınav sesleri)
(ooooooooooohhhhhh beeeeeeeeeeeeee)
(Getirileri büyük)
100 wpm (site beni hile sandı ehehe)
80 wpm (öf)
Front-end işlere devam
(üniversite sorumlulukları)CSS neydi ki?
Dalga geçme modunu kapatıyorum.
Evet zincirin burasındayım. 3 sene önceki kısımda, yılın başında yazdığım yazının sonunda şu vardı:
“Bu iş artık benim için hobi hâline geldikten sonra sıfırdan site yazmaya başladım. 29 Mart 2014 onun doğum tarihiydi, artık yetiştirebildiğimiz kadar kısa bir sürede ilk yıldönümüne özel siteyi WordPress’e entegre ederek bütün bir blogu egeesin.com’a taşımayı düşünüyorum. Yuvamız hazır olduğunda artık taşınacağımız vakit gelebilir.”
Vakti geldi geçti. Çok da sevdiğim bir hobi oldu benim için. Ve bundan sonrasında da baya değişik, son derece yararlı, aslında bu en başından böyleymiş dedirtecek bir çok şeyi öğrendim. O kadar ki, gidip dönüp baktığım şeyler çok komik geliyor bana. Söyleyecek pek bir şey bulamıyorum. Eh, neyse o zaman ben işime bakayım. Bir de buraya kadar okuyabildiyseniz her şeyi helal olsun valla tebrikler, teşekkür ediyorum. Hiç bu kadar kafadan uzun bir şey yazmamıştım. (80 wpm’in nimeti). Dur bakalım daha ne olacak…